MeNü |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Minik Bir Yürekten Babaya Mektup
Yine seni özledim.Yine aklım karıştı baba..Özlem aklı karıştırır mı? Bunu öğretmemiştin bana.
Bugün benim doğum günüm.Şimdi sekiz yaşımdayım.büyüdüm erkek oldum ama hala anlamıyorum sen neden yoksun baba.Önlük bana çok yakıştı. Senin hep görmek istediğin gibi pırıl pırıl bir öğrenci oldum ama sen göremedin üzgünüm çok üzgünüm baba...Karlı bir kış günüydü.seni bir tabutun içine koymuşlardı.Yine çok yakışıklıydın. Derin bir uykuya dalmıştın.Çağırdım defalarca seslendim sana,cevap vermedin küstüm sonra.Hani söz vermiştin. Kartopu oynayacaktık ilk kar yağdığında. Hava çok soğuktu ama babannem ağlarken ''oooyyy ciğerim yanıyor'' diyordu.
İnsanın ciğeri nasıl yanar baba?
Çok büyük bir kalabalık vardı.Herkes ama herkes ağlıyordu.Hep bir ağızdan ''ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ'' diyorlardı.Sen şehitsen ölmüş olamazsın.
Ölmediysen nerdesin baba?
Kocaman bir Türk bayrağına sarmışlardı tabutunu.Sen onu hep göklerde görmek isterdin.''Kutsal sevdam bayrağım'' derdin ya hani. Nedense biraz da kıskandım o zaman seni. Affet baba.Peki neden anlamıyorum hala.
Şimdi sen öldün mü? O zaman vatan bölündü mü?
Çok karıştı aklım baba.Vatanı kim bölmek ister ki.Bu büyük günah değil mi? Dedem anlatırdı ya hep ''benim dedem Çanakkalede şehit oldu vatanı kurtarmak için'' derdi ya...O zaman büyük büyük dedem yok yere mi öldü? neden tekrar vatanı bölmek istiyorlar baba? Hani okula gidince her şeyi öğrenecektim.Bunları neden öğretmiyorlar baba? Bildiğim tek şey var.
O da sen yoksun yanımda.
Annem çok özlüyor seni biliyorum. Babanla gurur duyuyorum diyor. İnsan gurur duyunca ağlar mı? Özleme alışır mı baba?
Peki gurur senin yerine kardeşimi koklar mı? Beni maça götürür mü acaba?
Biliyor musun baba,benim ciğerim yanmıyor elledim sıcak değildi fazla. Hem duman da çıkmıyor. Ama içimde bir yer var. Seni her düşündüğümde orası çok acıyor,sızlıyor,sanki kopacakmış gibi oluyor.Sanki birileri devamlı kalbimi sıkıyor.Galiba sen yokken hep hasta oluyorum baba.
Beş yerde yaram var yazamam mektup
Çoktandır oğlumdan haber yok deyip
Elin beş vakit namazda açıp
Kendini kedere salmasın anam
Gurbette ölürsem adımı anma
Ayırılık.Hiç bana yanma
Şehittir evladın bir ölü sanma
Gözlerin yaşlarla dolmasın anam
Kalkıpta kuşlarla seher seher
Bana bir Fatiha okusan eğer
O büyük armağan ruhuma yeter
Ellerin saçını yolmasın anam
   
BU UNUTULUR MU ? (Ama malesef unuttuk...)
Birinci Dünya Savaşı'nda Ingilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kismi da Mısır'ın Iskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi.
Kampın tam adı, 'Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı' idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tumen'in 48. Alayı'na baglı Osmanlı askerleri tutuluyordu.
12Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, agır hakaret ve aşagılamaya maruz kaldılar.
Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi...
Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan, yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kamplarin Ingiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi. Savas bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, Ingilizler'in işine gelmiyordu. Cünkü, olasi yeni bir savasta, bu askerlerin yeniden karşılarına cıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, Ingilizlerin beyinlerine işlenmişti.
Çözüm toplu katliamdı... Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin cok uzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyorlardı. Ancak Ingiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarina izin vermiyorlardi. Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez Ingilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Cünkü gözler yanmıştı...
Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu. Bu vahset, 25 Mayis 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan Ingiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması icin TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler.
Tabiiki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı. Bu hesap sorma işide unutuldu gitti.
Ama onlar unutmuyorlar...
Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar. En üzücü olanı da malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına çanak tutması...
ŞEHİTLERİMİZE SAYGINIZ VARSA 3 dakikanızı almaz bu yazıyı arkadaşlarınıza göndermek.
ERMENİLER SOYKIRIM YAPILDI DIYE DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIYOR BİZİM TARİHİMİZDEN HABERİMİZ YOK.
Gene hangi dua’yı okudun anne, |
Vurulduğum yerde güneş açtı |
Üzülme anne ağlama, sırtımdan yedim kurşunu kalbimden değil. |
Öylece duruyor hayallerim, vatanım --------lere yar değil. |
Yârime mektup yazdım o gün. |
Kınalı ellerinin kokusunu özledim demiş, |
Bir kalp çizip içine de şafağımı yazmıştım. |
Birliğe döndüğümde erkenden yatmış, |
Gece beni bir üç nöbetine uyandırmaya gelen çavuşla |
Rüyamda seni gördüğüm ve beni uyandırdığı için tartışmıştım. |
Sıkı giyin oğlum, hasta olma sakın ve paran varmı diye soruyordun |
Bende her zamanki gibi var anne diyordum, var. |
Hiç olmadı be anam, hiç olmadı |
Nasıl isterdim, ardımda bir yar birde ana bırakmıştım. |
Sağ olsun tertibim cemil memleketinden tütün getirmiş, |
O gece birlikte gittik nöbete. |
Yolda bana "Sanki bu gece bir şeyler olacak" der gibi bakıyordu |
Ama yiğitti söylemiyordu. |
Nöbeti devraldığımızda garip bir sızı çöktü benimde içime. |
Sanki terli terli su içiyor, seni üzüyordum be anam, öyle bir |
Cemil " yere yat " dediğinde çoktan yerde bulmuştum kendimi. |
Anlamadım vurulduğumu, sıcacık bir şey hissettim sırtımda |
Terliyordum, sanki yaz gelmiş öğlen sıcağı çökmüştü tepeme. |
Cemil " dayan " diyordu, ama ağlıyordu |
Gözyaşları yüzüme damladığında verdim son nefesimi. |
İşte o an sana ilk ihanetimi ettim anne. |
Önce atalarım, sonra yârim canlandı birden gözümde. |
Hoş gör be anam, kızma. Bende baba olacaktım |
Daha adını bile koymamıştık oğlumuzun, iki ay vardı doğmasına. |
Bilmiyorum duyuyor musunuz sesimizi |
Korkmayın, ağlamayın, gurur duyun. |
Öyle evlatlar yetiştirin ki, adları Mehmet, soyadları Şehit olsun. |

|
|
|
|
|
|
|
Bugün 1 ziyaretçi (30 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
| | |